Frigler'in kendine özgü bir dilleri vardı. Bu dil eski Balkan, Hint-Avrupa dialekti konuşan bir halkın dilidir. Anadolu'ya Balkanlar'dan gelen gruplarca getirilmiş görünen bu dil Thrak ve daha çok da eski Yunan diliyle ilişkilidir. Genel olarak Hint-Avrupa dilinin satem grubundan olduğu ve içinde İslav, Arami ve hatta Phryg öncesi Hitit dillerinden de sözcükler bulunduğu söylenebilir. Frigce yazı biçimi ilk kez Gordion'da MÖ. 8. yüzyılın sonlarında görülür. Eski Yunan, Lydia ve Lykia alfabesine benzer bir alfabeyle genellikle soldan sağa doğru giden Frigce yazıtlar çok kısa ve az sayıdadır. Batıda Marmara Denizi'nin güney kıyılarından doğuda Kızılırmak yayı içine ve Niğde yöresine değin yayılan ve sayıları 50 kadar olan bu yazıtlar büyük taş anıtlar, nişler, sunaklar ya da kap kacak üzerinde görülür.
19 Ekim 2014 Pazar
Frig ve Lidyalılarda Dil ve Yazı
Bu yazımızda Friglerin ve Lidyalıların kullandıkları dilleri ve birbiri ile yakınlıklarını ele alacağız. Bu yazı Eğitim sürecimde derslerimden aldığım bilgileri sizinle paylaşacağım.
Frigler'in kendine özgü bir dilleri vardı. Bu dil eski Balkan, Hint-Avrupa dialekti konuşan bir halkın dilidir. Anadolu'ya Balkanlar'dan gelen gruplarca getirilmiş görünen bu dil Thrak ve daha çok da eski Yunan diliyle ilişkilidir. Genel olarak Hint-Avrupa dilinin satem grubundan olduğu ve içinde İslav, Arami ve hatta Phryg öncesi Hitit dillerinden de sözcükler bulunduğu söylenebilir. Frigce yazı biçimi ilk kez Gordion'da MÖ. 8. yüzyılın sonlarında görülür. Eski Yunan, Lydia ve Lykia alfabesine benzer bir alfabeyle genellikle soldan sağa doğru giden Frigce yazıtlar çok kısa ve az sayıdadır. Batıda Marmara Denizi'nin güney kıyılarından doğuda Kızılırmak yayı içine ve Niğde yöresine değin yayılan ve sayıları 50 kadar olan bu yazıtlar büyük taş anıtlar, nişler, sunaklar ya da kap kacak üzerinde görülür.
Frigler'in kendine özgü bir dilleri vardı. Bu dil eski Balkan, Hint-Avrupa dialekti konuşan bir halkın dilidir. Anadolu'ya Balkanlar'dan gelen gruplarca getirilmiş görünen bu dil Thrak ve daha çok da eski Yunan diliyle ilişkilidir. Genel olarak Hint-Avrupa dilinin satem grubundan olduğu ve içinde İslav, Arami ve hatta Phryg öncesi Hitit dillerinden de sözcükler bulunduğu söylenebilir. Frigce yazı biçimi ilk kez Gordion'da MÖ. 8. yüzyılın sonlarında görülür. Eski Yunan, Lydia ve Lykia alfabesine benzer bir alfabeyle genellikle soldan sağa doğru giden Frigce yazıtlar çok kısa ve az sayıdadır. Batıda Marmara Denizi'nin güney kıyılarından doğuda Kızılırmak yayı içine ve Niğde yöresine değin yayılan ve sayıları 50 kadar olan bu yazıtlar büyük taş anıtlar, nişler, sunaklar ya da kap kacak üzerinde görülür.
Mühürlerin Taşıdığı Anlamlar
Mühürlerin taşıdığı anlamlar
şunları içermektedir:
1- Bir nesne
veya malın sahibini belirlemek,
2- Bir nesne
veya malın el değmesi veya ihlalini korumak,
3- Bir
malın ölçüsü, ağırlığı, içeriği ve kapasitesini kesin bildirmek veya açıklamak,
4- Bir malı veya nesneyi yapan ve yollayanı
tanıtmak,
5- Mektup, sözleşme, ferman, tüzük
gibi belgeleri onaylamak,
6- Bir yazının ifadesinin
doğruluğunu onaylamak,
7 - Bir kişi veya otorite
tarafından yapılan bir aleti onaylamak,
8- Bir antlaşma içinde kişinin ve
tarafların varlığını kanıtlamak,
9- Sahibine şans getirmek ve onu
kötülüklerden korumak.
Mühürlerin anlamları ve kullanım alanları
MÜHÜRLERİN ANLAMLARI VE KULLANILMA ALANLARI
Kelime anlamı olarak mühür:
"Bir şahıs veya müessesenin adı, sıfatı ve alameti hakkedilen, yazı veya evrak altına basılan damga" demektir. Ayrıca, "Bir kimsenin veya bir kuruluşun adının kazılı bulunduğu maden yada başka bir madde parçası" olarak da tanımlanmaktadır.
Arkeolojik anlamda mühür ise; "Genellikle taş bazen de kemik fildişi, fayans, cam, metal, ahşap veya güneşte kurutulmuş ya da pişirilmiş sert kil gibi katı bir maddeden yapılmış, üzeri işlenmiş bir objedir. Bir başka tanımla mühür; "Üzerinde yazı ve isim bulunan madenden, değerli taşlardan yada ağaçtan yapılan, imza yerine de kullanılan damga" demektir.
Ansiklopedideki anlamı; “Üstüne bir insanın adı kazılı metalden, değerli veya yarı değerli taşlardan yapılmış küçük damga. Genellikle bir taban bölümü ve bir saptan oluşur. Zincire takılarak boyunda yada küçük bir kese içinde taşınır. Yüzük biçiminde olup parmağa takılanları da vardır. Alt tabana ters olarak kazınır; kil, mum, papirüs, parşömen ya da kağıt üzerine basıldığında düz olarak çıkar.” Mühür günümüzdeki imzanın yerini tutan bir mülkiyet simgesidir. Sahibinin meşru olduğunu belgeler ve mülkiyetin hukuksal açıdan garantisidir. Küçük olması ve gerek arkeolojik kazılar ve gerekse tesadüfler sonucunda, fazla tahrip olmadan ele geçmesi, on binlerce mühürün dünyanın çeşitli müze ve koleksiyonlarına dağılmasına neden olmuştur. Bu durum Eski Çağda mühür kullanımının ne denli yaygın olduğunun da bir kanıtıdır.
Mühürlerin kullanıldıkları belli başlı yerler şunlardır:
Kelime anlamı olarak mühür:
"Bir şahıs veya müessesenin adı, sıfatı ve alameti hakkedilen, yazı veya evrak altına basılan damga" demektir. Ayrıca, "Bir kimsenin veya bir kuruluşun adının kazılı bulunduğu maden yada başka bir madde parçası" olarak da tanımlanmaktadır.
Arkeolojik anlamda mühür ise; "Genellikle taş bazen de kemik fildişi, fayans, cam, metal, ahşap veya güneşte kurutulmuş ya da pişirilmiş sert kil gibi katı bir maddeden yapılmış, üzeri işlenmiş bir objedir. Bir başka tanımla mühür; "Üzerinde yazı ve isim bulunan madenden, değerli taşlardan yada ağaçtan yapılan, imza yerine de kullanılan damga" demektir.
Ansiklopedideki anlamı; “Üstüne bir insanın adı kazılı metalden, değerli veya yarı değerli taşlardan yapılmış küçük damga. Genellikle bir taban bölümü ve bir saptan oluşur. Zincire takılarak boyunda yada küçük bir kese içinde taşınır. Yüzük biçiminde olup parmağa takılanları da vardır. Alt tabana ters olarak kazınır; kil, mum, papirüs, parşömen ya da kağıt üzerine basıldığında düz olarak çıkar.” Mühür günümüzdeki imzanın yerini tutan bir mülkiyet simgesidir. Sahibinin meşru olduğunu belgeler ve mülkiyetin hukuksal açıdan garantisidir. Küçük olması ve gerek arkeolojik kazılar ve gerekse tesadüfler sonucunda, fazla tahrip olmadan ele geçmesi, on binlerce mühürün dünyanın çeşitli müze ve koleksiyonlarına dağılmasına neden olmuştur. Bu durum Eski Çağda mühür kullanımının ne denli yaygın olduğunun da bir kanıtıdır.
Mühürlerin kullanıldıkları belli başlı yerler şunlardır:
MÜHÜR-GLİPTİK NEDİR?
MÜHÜR-GLİPTİK NEDİR?
Mühürler ilk kullanılmaya başlandığı günden itibaren, gücün,
zenginliğin ve söz sahibi olmanın bir simgesi olmuştur. Dilimize yerleşmiş olan
"mühür kimdeyse Süleyman odur" atasözü de mühürün bu
anlamını vurgulamak için yıllardan beri söylenegelmiştir.
İnsan hayatında ticaretin başlamasıyla birlikte ihtiyacı hissedilmeye
başlanan mühürler, günümüzden yaklaşık 9000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Başlangıçta kilden ve pişmiş topraktan üretilen mühürler, ilerleyen aşamalarda
ise taşın basit, değerli veya yarı değerli pek çok cinsi ile giderek maden,
kemik, v.b. maddelerden yapılmıştır.
İlk üretilmeye başlandığında çok yalın, yuvarlak yumru şeklinde olan
mühürler giderek estetik açıdan daha hoş biçimler kazanmış, damga, silindir,
silindir-damga v.b. değişik şekiller almıştır.
Kullanım amaçlarının yanı sıra üzerlerinde betimlenen resimler ve
yazılar açısından da birer belge niteliği taşıyan mühürler, temsil ettikleri
uygarlıklara ait dini inançlar, sosyal ve kültürel yaşam ile ulaştıkları teknik
seviye hakkında çok önemli bilgiler ihtiva etmektedirler. Bu yönüyle mühürler
sikkelerle benzer özellikler taşımaktadır.
Mühür - Gliptik Örnekleri |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)