8 Mayıs 2012 Salı

Arkeoloji de Müzecilik ve Türkiye Müzeleri


MÜZECİLİK VE TÜRKİYE MÜZELERİ-   MÜZELERİ
   MÜZELER 
Tanım I:
Kültürel değeri olan buluntulardan oluşturulmuş bir bütünü, çeşitli vasıtalarla, korumak, incelemek, değerlendirmek ve özellikle halkın estetik zevkinin yükselmesi ve eğitimi için teşhir etmek amacıyla, kamu çıkarları için idare edilen kuruluşlara "Müze" denir. 
 
Tanım II
Müzeler, Geçmiş yıllara ait olan ve bir kültür mirası halinde bize kadar gelebilen tarih, arkeoloji, sanat tarihi ve etnografya yapıtlarının korunduğu, sergilendiği, bilimsel çalışma ve araştırmaların yapıldığı, bu arada her düzeydeki yerli ve yabancı ziyaretçilerin de faydalandığı birer kültür ve turizm kuruluşlarıdır. 
 
MÜZELERİN DOĞUŞU VE GELİŞMESİ:
Greklerin en büyük tanrısı olan Zeus'un "Muse" (=Musa) adında dokuz kızı vardı. Bir ölümlü olan Mnemosne'den doğma bu kızlar Grek panteonunda müzik ve şiir ilham eden esin (=ilham) perileridir.
Priene'li sanatçı Arkhelaos'un yaptığı ve büyük şair Homeros'un tanrılaştırılmasını (=apoteozesini) gösteren, Hellenistik Döneme ait Arkhelaoa Kabartması" üzerinde topluca resmedilen bu ilham perileri ve işlevleri şunlardır:
 
1.Kalliope: Adı "güzel sesli" anlamına gelen Kalliope, dokuz museden biridir. İskenderiye şiirinde destan şiiri lirik şiir'in esin perisidir.
2.Kleio: Adı "kutlamak, övmek" anlamına gelen Kleio ya da Klio; insanların unutulmaması gereken ünlü-şanlı olaylarını dile getirdiği için, tarih alanı ona ayrılmış ve tarih yazarlarına esin vermiştir.
3.Polymnia: Pandomim'i (=sessiz tiyatro) simgeler
4.  Euterpe: Flütle esin veren ilham perisi. Başı çelenkli, elinde bir flütle bayramlara katılır ve bulunduğu yere neş'e verir. Dionysos eğlence alaylarında da yeri vardır
5.  Tersikhore: Dans ve hafif şiirin ilham perisidir
6. Erato: Korolu şiiri ve özellikle aşk şiirinin ilham perisidir
7. Melpomene: Tragedyayı simgeler 
 
8. Thalia: Doğanın canlanıp şenlenmesi anlamına gelir. Komedyayı simgeler
9. Urania: Gökbilimini, astronomiyi simgeler
İşte bu dokuz kızın her biri güzel sanatların bir dalını korurdu. Muse'lerin hepsi ise, güneş, ışık ve güzel sanatlar tanrısı Apollon tarafından idare edilirdi.
 
Grekler Atina'da muse'ler için bir tepe ayırmışlar ve burada yapılan binaya da, muselere adanmış olması nedeniyle "Müze" ismini vermişlerdi. Kökeni buraya dek uzanan kelimenin aslı Yunanca olup "Mousa=yaratıcılık, akıl ve düşünce” yi içeren "Men"den gelir ve "Bilimler Tapınağı" anlamınadır. 
 
İnsanların fikren gelişmeleri sanat eserlerine duydukları ilgi ve merak, bugünkü gelişmiş müzelerin kurulmasına neden olmuştur. Başlangıçta sadece eserlerin toplanıp korunduğu yerler olarak kullanılmışlarsa da müzeler, bugün, genel öğretimin verildiği ve her yaştaki insanın düzenli biçimde bilgi alabilecekleri birer kültür kuruluşuna dönüşmüşlerdir.
 
Bilinen en eski müze; Atina Akropolü'nde tören kapısı olan propleanın sol kanadında yapılmış olan "Pinacotheque" (=Resim Müzesi)'dir. Antik kaynaklardan öğrendiğimize göre burada Poylnote, Micon, Panainos, Apollodoros, Zeuxis ve Parhasios gibi klasik çağın ünlü ressamlarının eserleri korunup, sergilenirdi. 
 
İkinci erken örneği, Makedonyalı Büyük iskender'den sonra Mısır'da egemenlik süren Ptolemee Philadelphes'in M. Ö. 3.yy. ortalarına doğru İskenderiye’de kurduğu müze oluşturur. Bu bina hem seçme sanat eserlerinin sergilendiği salonlar, hem kütüphane, hem de edebiyat ve sanat konuşmalarının yapıldığı konferans salonlarından meydana gelmişti.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder