6 Temmuz 2015 Pazartesi

Göbekli Tepe Üzerine Konuşalım, Bilgilerimizi Paylaşalım.

Merhaba,

Göbekli Tepe hakkında hemen hemen herkesin bir görüşü vardır. Çünkü bize anlatılan tarihin aslında doğru olmadığının en büyük kanıtıdır. Bu konu altında bilgilerimizi paylaşalım. Yorum kısmından sizde bilgilerinizi paylaşırsanız hem konuyu güncelleriz hemde iyi bir göbekli tepe arşivi oluştururuz.

Ben başlıyayım, eski bir sözlükte paylaştığım yazı;

Henüz önemi anlasilamamis, erken neolitik döneme ait, dünyanin şu ana kadar bulunmuş en eski tapınağının bulunduğu, Şanlıurfa' nın 15 km. kuzeydoğusunda kalan, 300 m. capinda bir tepedir.

buranin bulunmasinin, arkeolojik acidan bir devrim, dolayisi ile dunya tarihi acisindan bir devrim oldugu belirtiliyor. sadece yuzde 2' sinin tamamlandigi kazim calismalarinin yapildigi yerde o kadar onemli bulgular var ki...

20.000 yil oncesine kadar buzul caginda duvarlara resim yapan avci, toplayici insan, yaklasik 12.000 yil once magar duvarina sanatsal calisma yapmayi birakmis. yani gobekli tepe' nin asagi yukari kuruldugu tarihlere denk geliyor. buradaki tapinagin duvarlarindaki kabartmalar, sanki magaralardaki resim hallerini birakmis gelmis de, oraya konmus.

gobekli tepe' de, ingilizlerin cok gurur duydugu stonehenge' den 7500 yil once, piramitlerden 6000 yil once kurulmus olan tapinagin cevresinde, insanlik tarihinin bugune kadar bulunmus en eski tarim yapildigi alan da ortaya cikarilmis bulunmakta. tabii sayilar tek basina bir sey ifade etmiyor, soz konusu tarihi rakamlar olunca. aradaki zaman dilimini anlamak icin isa' nin dogum tarihinden bugune 2005 yil gectigini dusundugunuz zaman yukaridaki belirtilen fark biraz daha canlanabiliyor beyin denen kurtlu kubun icinde. kaziyi yoneten alman arkeolog klaus schmitd' e gore gobekli tepe' nin "esi ve benzeri" yok.

yapilan dna testlerine gore, burada en eski zirai basak tanelerine rastlanmis. bunun anlami su; ilk yabani basak tanesi yakinlarda bulunan karacadag' dan gelmis meger. yani insanoglunun, kucuk gruplar halinde avci ve toplayiciligi birakip, genis kitlelere besin saglamak icin yerlesik yasama, oradan da uygarliga gecmesinin ilk adimi burada atilmis simdiye kadar bulunan bulgulara gore.

belki de ilk tapinma yeri olan, uzerinde kabartmalarin yer aldigi buyuk "t" biciminde dikili taslar bulunan gobekli tepe' deki tapinak insa edilirken metal kullanilmamis. isin en enteresan tarafi bu tapinak ve yerlesim birimi, yagmalanmamis, yikilmamis, 7500 yil once birden kullanimi birakilmis ve ustu kapatilmis. tabu olarak bir daha hic acilmamis. ta ki tabu oldugu unutulup bugun acilana kadar. bizleri daha ne sirlar bekliyor gorecegiz.


Göbekli Tepe Belgeseli


Dünyanın İlk Tapınağı Göbeklitepe Hakkında Bilmemiz Gereken 14 Şey

İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi sağlayacak, yerleşik tarih anlayışını ve bilgilerini değiştirip, dinler tarihini sorgulatacak, bir kısmımızın varlığından haberi dahi olmadığı bir arkeolojik çalışma 1995 yılından beri Urfa Göbeklitepe'de devam ediyor. İnşası Milattan önce 10000 yılına uzanan Göbeklitepe tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor. Göbeklitepe İngiltere'de bulunan Stonehenge'den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski. Ayrıca yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır. İnşa edildikten 1000 yıl sonra üstleri insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yeniden gün ışığına çıkıyor.

1. Göbeklitepe'nin coğrafi konumu

1. Göbeklitepe'nin coğrafi konumu


Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında, yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş görüş alanına hakim bir konumda yer almaktadır.

2. Göbeklitepe, tarihin bilinen ilk ve en büyük tapınağı

2. Göbeklitepe, tarihin bilinen ilk ve en büyük tapınağı


Neolitik döneme ait Göbeklitepe, ilk tapınağın dolayısıyla yeryüzündeki ilk inancın merkezi olabilmesi açısından önemli. Bu bölgede yaklaşık 20 tapınak tespit edilmiş ve şu ana kadar yalnızca 6 tapınak gün ışığına çıkartılmıştır.

3. En eski yapıttan 7500 yıl daha eskiye ait

3. En eski yapıttan 7500 yıl daha eskiye ait


Göbeklitepe bu zamana kadar bilinen en eski yapıt ve tapınaktan 7500 yıl daha eskiye ait. Göbeklitepe'nin keşfine kadar bilinen en eski tapınak ise Malta'da bulunmakta ve 5000 yaşında. Ayrıca Stonehenge'den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha yaşlı...

4. Kayaların biçimlendirilmesi ve tapınağın inşası

4. Kayaların biçimlendirilmesi ve tapınağın inşası


Göbeklitepe'nin inşa edildiği dönemde insanoğlu bitki toplayan ve hayvanları avlayan küçük gruplar halinde sürekliliğini sağlıyordu. Kayalık bölgelerden, büyük sütunların ve ağır taşların el arabaları ve yük hayvanları olmadan 2 kilometre taşınarak Göbeklitepe'ye getirilmesi için muhtemelen tarihte insanların ilk defa bu kadar kalabalık bir şekilde bir arada olması gerekmişti.

5. Mağara duvarlarındaki resimlerden kabartma hayvan figürlerine

5. Mağara duvarlarındaki resimlerden kabartma hayvan figürlerine


Mağarada duvarlarındaki avcılığı temsil eden resimlerden ziyade burada hayvan figürleri tek ve kabartma olarak işlenmiş, sanatsal açıdan farklı bir anlayışı etkileyici biçimde yansıtmaktadır. Taşlar üzerinde işlenmiş akrep, tilki, boğa, yılan, yaban domuzu, aslan, turna ve yaban ördeği figürleri yer almaktadır. Bir kısım arkeoloğa göre bu hayvan figürleri tapınağı ziyaret eden farklı kabilelerin sembolü olarak nitelendiriliyor.

6. Buğdayın atası Göbeklitepe'de

6. Buğdayın atası Göbeklitepe'de


Bölgede yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular doğrultusunda önemli kültür bitkisi olan ve yüzlerce genetik varyasyonu bulunan buğdayın atasının ilk olarak Göbeklitepe eteklerinde yetiştiği ortaya çıkarıldı.

7. T sütunlarda yer alan 3 boyutlu aslan figürü

7. T sütunlarda yer alan 3 boyutlu aslan figürü
Arkeologlar boyları 3 ile 6 metre arasında değişen T biçimindeki sütunların stilize edilmiş insan figürleri olduklarını düşünüyorlar. Sütunlar üzerine yansıtılan diğer figürlerden farklı olarak aşağı doğru iner şekilde tasvir edilen 3 boyutlu aslan kabartması dikkat çekiyor. Bu ve diğer aslan figürleri neolitik dönemde aslanların Anadolu'da yaşamış olma ihtimalini güçlendiriyor. İnsanları temsil eden T sütunlarının ağırlıkları 40 ile 60 ton arasında değişiyor.

8. Çiftçinin bulduğu oymalı taşla gelen arkeolojik devrim

8. Çiftçinin bulduğu oymalı taşla gelen arkeolojik devrim


1983 yılında tarlasını süren Mahmut Kılıç tarlada bulduğu oymalı taşı müzeye götürdü fakat eser sıradan bir arkeolojik bulgu olarak Urfa Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. 1963 yılında ise İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi ortak bir çalışma yürütmüş, bölgeyi incelemiş fakat çalışmaların üzerinde durulmamıştır.

9. Ve çalışmalar 1995 yılında başlıyor

9. Ve çalışmalar 1995 yılında başlıyor


Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Prof. Dr. Klaus Schmidt'in bilimsel danışmanlığında kazılar başlamıştır. 2007 yılında ise kazı başkanlığına Klaus Schmidt getirilmiştir.

10.Tarihi tapınakta tarihi hırsızlık

10.Tarihi tapınakta tarihi hırsızlık


2010 yılında, 40 santimetre boyunda, 25-30 kilogram ağırlığında taştan yapılmış ve üzerinde hayvan figürleri olan insan başı heykelinin çıkartıldıktan iki gün sonra kazı alanından çalındığı tespit edildi.

11. Bira için tarım!

11. Bira için tarım!


Bulgular taş devri insanlarının bira içtiğini de gösteriyor. Kazılarda şu ana kadar en büyüğü 160 litrelik kapasiteye sahip kireç taşına oyulmuş, altı bira varili bulundu. Klaus Schmidt,  bulgular ışığında, insanoğlunun ekmek için değil, bira uğruna tarıma başladığına, bunun da ilk kez Urfa’da gerçekleştiğine kanaat getirmiş.

12. Sıvı kullanılarak yapılan törenler

12. Sıvı kullanılarak yapılan törenler


Arkeologlar tapınak kalıntılarındaki  zeminlerinin özellikle sıvıyı geçirmeyecek şekilde yapıldığına dikkat çekiyor. Buradan, törenleri ne olduğu şu an kesinleşmese de bir sıvı (kan, su, alkol v.b.) eşliğinde gerçekleştirdikleri fikri oluşuyor. (Foto: Tunç Süerdaş)

13. Tarımla değil tapınakla gelen yerleşik hayat

13. Tarımla değil tapınakla gelen yerleşik hayat


Göbeklitepe, yıllardır tarih derslerinde öğretilen "göçebe toplulukların tarımı öğrenerek yerleşik hayata geçtiği" tezini de çürütüyor. Yerleşik hayata geçişin çiftçilik ve hayvancılığın ortaya çıkışıyla birlikte gerçekleştiği düşünülüyordu. Schmidt'e göre ise avcı ve toplayıcı toplulukların Göbeklitepe gibi dini merkezlerde sürekli olarak bir araya gelmelerinin sonucunda yerleşik hayata geçilmiştir. Kalabalık toplulukların ibadet merkezine yakın olma arzusu ve çevrede bu toplulukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde yeterli kaynak bulunmamasından dolayı insanlar tarıma yönelmişlerdir. Yani tarım yerleşik hayatı getirmemiş, dini mabetlerin etrafında kalma arzusu sonucunda yerleşik hayat tarımı getirmiştir.

14. Göbeklitepe UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde

14. Göbeklitepe UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde


Göbeklitepe 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır.
Dünyanın İlk Tapınağı Göbeklitepe Hakkında Bilmemiz Gereken 14 Şey


Göbeklitepe'de kazı başkanlığını yürüten Prof. Dr. Klaus Schmidt geçtiğimiz günlerde yaşadığı kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. 
"Göbeklitepe'deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor" Prof. Dr. Klaus Schmidt